İndigo Nedir? İndigo çocuklar kimlerdir?
Yaşından beklenmeyecek kadar zeki ve ailesiyle kavga edecek kadar uyumsuz bir çocuksa o belki de bir İndigo çocuktur. Sihirli Yolculuk Blog
Yaşından beklenmeyecek kadar zeki ve ailesiyle kavga edecek kadar uyumsuz bir çocuksa o belki de bir İndigo çocuktur. Sihirli Yolculuk Blog
Yeni bir çağ insanı düşünün ki daha çocukluktan itibaren yüksek farkındalık, sezgi ve yetenek gösteriyor. Birçok yetişkinin henüz algılayamadığı bilince ve algıya sahip. Kastettiğimiz üstün zekalılık değil ama manevi olarak erişkin bir bilinç: Onlara İndigo Çocuklar deniyor.
Peki İndigo ne demek? İndigo çocuk kimdir? İndigo çocukların fark edilmesi son elli yılda ABD, Rusya gibi ülkelerde bu yeni çağ çocuklarının fiziksel ve psikolojik niteliklerinin standart (olağan) dan ayrılmasıyla dikkat çekmeye başladı. Bağışıklık sistemleri güçlü, keskin zekaları ve güçlü hisleriyle olağanüstü yetenek sergiliyorlar. “Bu teoriye dayanan düşünce Nancy Ann Tappe tarafından 1970'lerde ortaya çıkarılmış ve Jan Tober ile Lee Carroll tarafından daha da geliştirilmiştir. İndigo çocuk kavramı 1990'ların sonuna doğru bir dizi kitap ve yayınlarla sonraki on yılda bazı filmlerle popüler ilgi kazanmıştır.” (wikipedia.org/ Indigo_çocuk)
İndigo çocuklar ile ilgili birçok teori üretiliyor. Özellikle efsaneleştirilen bir teori ise İndigo çocukların dünyayı değiştirmek için geldikleri ve geçmişteki yüksek bir bilinç grubunun devamı oldukları. Dünyanın mevcut düzenini değiştirmek, kendi doğum misyonlarını fark etmek ve bu doğrultuda hareket etmek üzerine dayalı bir varoluş tanımı onlarınki. İndigo çocuklar Dünya gezegeninin gerçek evriminde öncüler olarak tanımlanıyor.
“Çocukların yaramaz olması, söz dinlememesi yaygın ve kabul gören bir durumdur. Fakat düz duvara tırmanıyor, bir koltuktan diğerine uçarak gidiyor, yaşından önce konuşuyor, kendisine ‘çocuk’ muamelesi yapılmasına kızıyorsa hem aileler hem de doktorlar tarafından ‘hiperaktif’ olduğu varsayılır. Oysa ki aşırı yaramaz, yaşından beklenmeyecek kadar zeki ve ailesiyle kavga edecek kadar uyumsuz bir çocuksa o belki de bir ‘indigo çocuk’tur. Onlar bizim bildiğimiz tarzda çocuklar değildir. Anne-babalardan çocuklarına geçerek, nesilden nesile aktarılan klasik eğitim tarzını kesinlikle reddediyor. Kendi yöntemlerinizle bir şeyler yaptırmanız neredeyse imkansız. Saygı duymak ve görmek istiyor. Hiçbir zaman bebek muamelesi yapılmasından hoşlanmıyor. Çok küçük yaşlarda bile onlarla her şeyi konuşmanız gerekiyor. Duygusal sömürüye hiç gelemiyorlar. Onlar için her durum karşısında değişmeyen sevgi belirtileri çok önemli. Bakışları olaylar karşısındaki duruşları çok net ve keskin. Algıları ve sezgileri yüksek. Enerjileri çok fazla. Uzmanların bir kısmı hiperaktif teşhisi koysa da hem kendileri hem de aileleri bunu kabul etmiyor. Çünkü indigo çocuklarda öğrenme problemi, dikkat eksikliği görünmüyor. Herhangi bir bilgiyi öğrenmesi için yapmanız gereken tek şey; mantıklı açıklamalarla bunun gerekliliğini anlatmak. Sosyal ilişkileri ise güçlü.” (netdoktorum.net)
Eğer sizin çocuğunuz da bu özellikleri gösteriyorsa, ona hiperaktif ya da “anormal” demeden önce bu indigo kavramını düşünün. Çocuğunuzun herkes gibi davranıyor olmaması onda yanlış bir şeyler olduğu anlamına gelmeyebilir. Belki onun farklı bir iletişim kanalına ihtiyacı var. Bu tür çocuklar klasik eğitim modelinin ilerisindedir ve sıradanlık onlara göre değildir. Önemli olan ona nasıl yardım edebileceğinizi bulmak ve hayatını akışkan bir ahenkte yaşamasına aracı olmak. Doktor doktor gezip belirsiz müdahaleler yerine, onun dilinde ve onu anlayarak yanında olmanız hem onu hem sizi çok rahatlatabilir.
ABD gibi gelişmiş ülkelerde bu İndigo çocuklara hastalık teşhisi konulmuyor; ama özel eğitim gibi müdahalelerle hiperaktiflikten farklı bir durum olduğu biliniyor. Türkiye gibi ülkelerde İndigo çocuklara sorunlu varlıklar gibi davranılıp, çocuklar gerçekten sorunlu hale getirilebiliyor. Yani aslında İndigo, bir davranış kalıbına verilen bir isim de denilebilir aynı zamanda. Siz doğru davrandığınızda hem İndigo çocukların hayatı hem sizin hayatınız gayet sağlıklı bir iletişim ve onun sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesine olanak sağlanmış bir şekilde ilerliyor.
Peki İndigo çocuklarının büyüyüp yetişkin olduklarında ne gibi özellikleri var diye sorduğunuzda şunları sıralayabiliriz:
Bilinçli bir şekilde ve günlük öncelik olarak iç mutluluğun peşinde koşmak, yüksek hassasiyete sahip insanların ve ‘indigo’ insanlarda olduğu gibi hayatı anlama kabiliyetinin temel işaretlerinden biridir. Hedefleri ve hayalleri konusunda çok yeteneklidirler ve ısrarcıdırlar. Size gerçekçi gelmese de bir bakarsınız onlar bu doğrultuda yürüyor.
İndigo çocukları, konuşurken ve tarif ederlerken duygusal kelimeleri kullanırlar. “Bugün buraya gelmem gerektiğini hissettim.” veya “Şu an okuduğum kitap bende güçlü duygular uyandırıyor.” gibi hisli cümleler ifade ederler. Görüntü ve işitmeden çok hisler indigo çocuk hafızasında hatırlama ve karar verme fonksiyonlarında etkilidir.
Bazı insanların başka boyutlara dokunabildiğine, çevremizdeki enerjiyi algılayıp gelecekte yaşanacak durumları hayal edebilen ya da hayali dostları olan insanlara inanan pek çok kimse var. Önsezi yetenekleri sayesinde ruhaniyetlerinin gelişkin olduğu ve insanları kolayca algılayıp empati yapabildikleri savunulan diğer argümanlar arasında.
Ne yaptıklarını bilirler ve başkalarının düşüncelerini pek önemsemezler. Dışarıdan kibirlilik olarak algılanabilir.
Eylem ve kararlarında bağımsızdırlar.
Belki size absürt gelecek hayallerden bahsedebilirler ama devamlı olarak hayal kuran bir yapıları vardır.
İndigo çocuğu testi diye kesin saptanmış bir araç yok ama eğer çocuğunuz veya çocukluktan beri bildiğiniz bir yetişkin yukarıda saydığımız özellikleri gösteriyorsa belki bir İndigo’dur. ☺ Tabi önemli olan nokta onun ne olduğu değil, nasıl yetiştirildiği ve ne kadar anlaşılmaya çalıştığı. Yazıyı Halil Cibran’ın Ermiş kitabından alıntılayarak bitirmekte yarar var.
“Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizlerin değildirler, Onlar kendini özleyen Hayat’ın oğulları ve kızlarıdırlar. Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler. Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. Çünkü onların kendi düşünceleri vardır. Onların vücutlarını çatabilirsiniz ama canlarını asla. Çünkü onların canları geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz. Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın hiç. Çünkü hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.”